‘Çalıyorlar ama çalışıyorlar’ ekseninde ahlak arayışı
Egzotik Forumları

Hayatın içinden...

Giriş yap

Şifremi unuttum



Anket

Egzotik Forum'dan MemNun Musunuz?

 ‘Çalıyorlar ama çalışıyorlar’ ekseninde ahlak arayışı I_vote_lcap96% ‘Çalıyorlar ama çalışıyorlar’ ekseninde ahlak arayışı I_vote_rcap 96% [ 915 ]
 ‘Çalıyorlar ama çalışıyorlar’ ekseninde ahlak arayışı I_vote_lcap1% ‘Çalıyorlar ama çalışıyorlar’ ekseninde ahlak arayışı I_vote_rcap 1% [ 7 ]
 ‘Çalıyorlar ama çalışıyorlar’ ekseninde ahlak arayışı I_vote_lcap1% ‘Çalıyorlar ama çalışıyorlar’ ekseninde ahlak arayışı I_vote_rcap 1% [ 6 ]
 ‘Çalıyorlar ama çalışıyorlar’ ekseninde ahlak arayışı I_vote_lcap3% ‘Çalıyorlar ama çalışıyorlar’ ekseninde ahlak arayışı I_vote_rcap 3% [ 24 ]

Toplam Oylar : 952


Bağlı değilsiniz. Bağlanın ya da kayıt olun

‘Çalıyorlar ama çalışıyorlar’ ekseninde ahlak arayışı

Aşağa gitmek  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

Yazar : EgzotikForum


-
-

Türkiye’de ‘ahlak’ kelimesi yolsuzluk soruşturmasından sonra daha sık anılır oldu. ‘Çalıyorlar ama çalışıyorlar’ cümlesi de bu sürecin moda yorumu oldu. Biz de bu eksende ‘ahlak’ı uzmanlarıyla konuştuk. İlginç görüşler ortaya çıktı.
Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk operasyonu, 17 Aralık 2013'ü milat yaptı. Soruşturma kapsamında elde edilen deliller, bu süreçte internete düşen konuşma tapeleri, yapılan açıklamalar yolsuzluk ağının boyutlarını da ortaya koydu. 

Aynı zamanda ülkenin içinde bulunduğu ahlaki kırılmayı da ifşa etti. Bu süreçte hırsızlık için verilen fetvalara, bir miktar çalmanın meşruluğuna inandırmaya çalışanlara, 'çalıyorlar ama çalışıyorlar' söyleminin ne kadar geçerli olduğuna, siyasetin çürümüşlüğüne şahit olduk. 

Tabii vatandaşların yolsuzluklarla ilgili hassasiyetlerinin de çok üst seviyede olmadığı da vicdan kayıtlarına geçti. 
Biz de konunun uzmanlarıyla bu yozlaşmayı konuştuk. 

DİNDARLAR İKTİDARIN YAPISINI DEĞİŞTİREMEDİ

Zaman Gazetesi yazarı Ali Bulaç, hem dünyada hem de Türkiye’de toplumsal bir çözülmenin olduğunu söylüyor. Gelinen noktaya ışık tutan şu çarpıcı tespiti paylaşıyor: “Dindarlar iktidarın yapısını dönüştürmedikleri ve sorgulamadıkları için diğerleri gibi yolsuzluk yapmaya, gayrimeşru ilişkilere bulaşmaya başladı.” CHP İstanbul Milletvekili ve eski Müftü İhsan Özkes ise, din adamlarının dünyalık korkularından dolayı dini savunamadığını ifade ediyor.

Ahlak-din ilişkisini konuşamadık

Haberi hazırlarken, bakış açısını genişletmek için çok sayıda ilahiyatçıyı aradık, görüşlerini almak istedik. Ancak hayal kırıklığıyla karşılaştık. İlahiyatçılar, ‘ahlak’ mevzuuyla alakalı çeşitli bahaneler öne sürerek görüş vermeyi reddetti.

‘MİGRENİM VAR KONUŞAMAM’

Migreni olduğunu ya da ‘ahlak’ konusunun kendi alanı olmadığını söyleyen ilahiyatçılar oldu. Kiminin zamanı yoktu, kimi ise mail yoluyla görüşlerini yazacağını söyleyip sonrasında vazgeçti. Görüş vermeyen o akademisyenlerden bazıları şöyle: Diyanet İşleri eski Başkanı Ali Bardakoğlu, İslam Hukuku Profesörü Faruk Beşer, Din Sosyologu İzzet Er, Marmara Üniversitesi Dekanı Ali Köse, İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim üyesi Doç. Dr. Mustafa Tekin. 

‘Yüzde 20 yediler’

AK Parti’ye yakın Rotterdam İslam Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Akgündüz’ün geçtiğimiz aylarda attığı bir tweet, skandalın soyutlarını ortaya koyuyordu. AK Parti’yi övmek maksadıyla yazılan mesajda büyük bir pot kırılıyordu: “Eski hükümetler, milletin malının yüzde 80'ini yiyorlar ve kalan yüzde 20 ise yol parasına bile yetmiyordu. Tayyip Bey’in hükümetleri ve bürokratları ise, yüzde 20'sini yediler ancak yüzde 80'ini millete harcadılar.”

İHSAN ÖZKES: Müslümanlığın içini boşalttılar

Ahlak İslam’ın esasıdır. İslam’ın hedefi ahlaklı insan yetiştirmektir. Gelinen noktada ahlak konusunda İslam dünyası çok ciddi sorunlar yaşıyor. O kadar ki, Allah’ın haram kıldığı şeyleri rahatlıkla yapabilen ama İslam’ı da kimseye kaptırmayan içi boşaltılmış bir Müslümanlık söz konusu. 

HÜKÜMLERİ SİYASETE GÖRE DEĞİŞMEZ

Ahlaksız Müslüman tipi oluşturuluyor. Hırsızlık yapabilen, rüşvet alabilen, yolsuzluk yapabilen, rahatlıkla yalan söyleyebilen davranışlar oluşmaya başladı. İslam dininin esaslarıyla taban tabana zıt bir Müslüman tipi oluşturulmaya başlandı. Paralel bir din oluşturulmaya çalışılıyor. Bu tür yolsuzlukları, hırsızlıkları yapanlar din adına yaptıklarını söyleyince, herhalde ‘paralel din’ diyorum. Din adamları bu süreçte dünyalık korkuları nedeniyle dini savunamaz hale gelmişler. Dinin hükümleri siyasilerin rüzgârına göre değişmemeli.

ALİ BULAÇ: Dini tanınmaz hale getiriyorlar

Hem dünyada hem de Türkiye’de toplumsal bir çözülme var. Postmodern bir zaman dilimindeyiz. Bu zaman diliminde birleştirici, bütünleştirici bir inancın ortaya çıkması icap ederdi. Ama maalesef Müslümanlar, özellikle de siyasetle uğraşanlar bunu tam anlamıyla beceremedi. Türkiye’de çok hızlı bir sekülerleşme söz konusu. Neden bu postmodern zamanlarda Müslümanlar, dindarlar bu kadar çabuk çözüldü? Bir taraftan liberal ve sosyal politikalar izlemeniz, öte taraftan İslam ahlakına uygun bir hayat felsefesi geliştirmeniz mümkün değil. 

Bence AK Parti iktidarı bizim için çok öğretici oldu. Müslüman kesim ikiye bölünmüştür. Bir yanda Müslüman olduğunu iddia ediyor bir yanda da kapitalist gibi kazanıyor, kapitalist gibi tüketiyor. Yoksullara karşı inanılmaz bir duyarsızlık var. Bunu da Müslüman insan kolayca kanıksayabiliyor. Bu durum devam ederse çözülme daha da fazla hızlanacaktır. Dindarlar iktidara geldikleri zaman iktidarın yapısını dönüştürmedikleri ve sorgulamadıkları için diğerleri gibi yolsuzluk yapmaya, gayrimeşru ilişkilere bulaşmaya başladı. 

ALİ DEMİREL: Helak eden günahlar günümüzde yaşanıyor

Son yıllarda ülkemizde ciddi boyutlarda ahlaki yozlaşmaların yaşandığına şahit oluyoruz. Uyuşturucu gençler arasında yaygınlaşıyor, boşanma oranları her geçen gün artıyor. Gazete ve televizyonlar yolsuzluk ve rüşvet haberleriyle dopdolu. İşin daha acı tarafı halkımızın olup bitenleri normal görmesi. “Çalıyorlar ama çalışıyorlar” demesi. Geçmiş dönemlerde bazı kavimlerin helak olmasına sebep olan günahların hemen tamamı günümüzde fazlasıyla hem de alenen işleniyor. Esasında bizi daha da çok üzmesi gereken durum ise yaşanan bu toplumsal yozlaşmanın dindar bir nesil yetiştirmeyi kendilerine hedef edinen bir iktidar döneminde yaşamış olmamız. Bir şahsın yozlaşmasını bir dereceye kadar normal görebilirsiniz. Gereken tedbirleri alırsınız ve o şahsı düzeltmeye çalışırsınız. Ancak yozlaşan toplum ise durumun çok kritik olduğunu söyleyebiliriz. 

Rüşvete fetva verdi

Bu döneme nasıl gelindiğine işaret edilen birçok skandal fetva da ortaya çıktı. Bu fetvaların kaynağı Hayrettin Karaman’dı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın belediye başkanı iken Hayrettin Karaman’a başvurduğu, Karaman’ın da bu yönde fetva verdiği iddia edildi. Karaman, 27 Aralık 2012’de yazdığı köşe yazısında bu iddiaları doğruluyordu: 

İDDİALARI KABUL ETTİ 

“Bana o değil ama birçok kişi, ‘Devletten veya belediyelerden haklı ve meşru olarak ihale alıp istifade ve kâr eden kimseleri, yardımda bulunsunlar diye hayır kurumlarına yönlendirsek bunda bir sakınca var mıdır’ diye sordular. Buna verdiğim cevap şudur: Hayır işlesin diye teşvik ve sevk ettiğiniz kimseler Müslüman iseler ve siz istemeseniz bu yardımı yapmayacak idiyseler ve/veya bir daha iş ve ihale alamam diye bu yardımı yaparlarsa bundan ecir (sevap) alamazlar. Ama kayıtlı ve şeffaf olmaları şartıyla hayır kurumları bundan istifade edebilirler çünkü onların bir zorlamaları ve baskıları söz konusu değildir...”

https://www.egzotikforum.com

Sayfa başına dön  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz